Ceyda Ulukaya’nın “yeşil iyileşme” bahisli bugünkü yazısı şöyle:
“Kahramanmaraş merkezli sarsıntılardan etkilenen kentlerin toparlanması ve daha kuvvetli formda tekrar ayağa kalkması Muhtemel mü? Bunu, dünyada birçok afet bölgesinde “yeşil iyileşme” yoluyla sağlayan WWF-ABD Etraf ve Afet İdaresi Programı Kıdemli Yöneticisi Anita van Breda’yla konuştuk.
50 bini aşkın can kaybına yol açan Kahramanmaraş merkezli zelzelelerde, 227 bini aşkın yapı yıkıldı yahut ağır hasar aldı. Bölgede başta barınma olmak üzere Temel gereksinimlerin karşılanması için çalışmalar sürerken, şiddetli yağışlar çadır ve konteyner kentlerde hayatı daha da zorlaştırıyor, zelzeleden etkilenen kentlerin inançlı bir biçimde yine inşasının yolları tartışılıyor. Lakin kentlerin tekrar toparlanması için sırf zelzeleye güçlü yapılar inşa etmek yetmiyor. WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Müdafaa Vakfı), geçtiğimiz hafta düzenlediği “Yeşil İyileşme” bahisli toplantı tam da bu nedenle yapılan bir davet.
Birçoğumuzun birinci Kez duyduğu bu kavram, yıkıntı kaldırmadan altyapı ve inşaat çalışmalarına, kentlerin toparlanma sürecinde her adımın, afetlere dirençli ve tabiatla uyumlu Ömür alanları oluşturma amacıyla atılması gerektiğini anlatıyor ve bunun için bir yol haritası sunuyor. Yeşil güzelleşme prensiplerini, Haiti ve Nepal sarsıntıları, Tayland selleri, Avustralya yangınları iç birçok afet bölgesinde uygulayan WWF-ABD Etraf ve Afet İdaresi Programı Kıdemli Yöneticisi Anita van Breda’yla zelzele bölgesinde bu güzelleşmenin nasıl sağlanacağını konuştuk.
*Yeşil güzelleşmenin Temel prensipleri neler?
Eskiden rastgele bir afetten sonra bir refleks olarak süratle her şeyi eski haline getirmeye çalışırdık. Kentleri afet öncesinde oldukları üzere inşa etmeye çalışırdık. Lakin bu artık uygulanabilir değil; pek Fazla sebebi Mevcut lakin en kıymetlisi, aslında bu halde bir yapılanmayla o kentin rastgele bir afete Amade olmadığının kanıtlanmış olması. O yüzden tekrar inşa sürecinin kesinlikle Fazla daha inançlı, Fazla daha geliştirilmiş bir yapılanmayı getirmesi gerekiyor. Yaşanan öteki afetlerde de bunu gördük. İklim değişikliği ve global ısınmanın da artık denklemin bir kesimi olduğunu biliyoruz. Şayet cemiyet olarak ileriye gitmek istiyorsak iklim, Etraf ve toplumu bir ortada düşünmemiz gerekiyor. Lakin bu formda gelecekteki risklerden kendimizi koruyabiliriz.
*Bunun her kente uygulamak Muhtemel mü?
Evet, mümkün. Elbette her ülke, her afet ve her cemiyet birbirinden farklı. Herkesin kendine has özellikleri var, münasebetiyle bir ülkede ya da belirli bir yerde geliştirilmiş bir sistemi alıp da Öbür bir yere kopyalamak Mümkün değil. Toplulukların afetlerden sonra kendi yolunu çizmesi gerekiyor ancak Doğal ki öbür toplulukların afetlerden çıkardığı derslerden faydalanarak. Afetler yaşanmaya devam edecek lakin asıl ayrım yaratan cemiyet olarak afetlerden sonra nasıl iyileştiğimiz. Şu Lahza Tüm dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde. Türkiye’de yaşanacak olan süreç, bundan nasıl dersler çıkarıp güzelleşme yolunda attığı adımlar eminim diğer ülkelere Örnek olacak.
“Dayanışma ümit verici”
*Yeşil güzelleşme sürecinde öncü rolü kim üstlenmeli?
Kurada Fazla Çeşitli bilgi, tecrübe ve maksatlardan bahsediyoruz, zelzeleden etkilenen bölgedeki topluluk da kendi bilgi birikimi ve yeteneklerine sahip. Esasen kentler bu bilgiler ve yetenekler üzerinde inşa edilir, ki o kenti bir ortada tutan da budur. Hasebiyle zelzele bölgesindeki insanlara ve topluluklara, kendi açılarından liderlik gösterebilmeleri ve kentin yine inşasında rol oynayabilmeleri için fırsat tanımak gerekiyor. Alışılmış bir de teknik bilgi dediğimiz mühendislik bilgisi var, bu da yadsınmamalı ve sürecin kesimi olmalı. Lakin sürecin tam manasıyla başarılı olabilmesi için bu topluluğun yaratıcı düşünme kapasitesinin seferber edilmesi Fazla kıymetli. Yalnızca jeologlar ve Bina uzmanları ya da karar vericiler değil, herkesin bir ortada çalışması gerekiyor. Bu da Vakit ve efor gerektiriyor.
*Türkiye’de zelzeleden etkilenen vilayetlere dair izleniminiz nasıl?
Gerçekten Yürek yıkıcı bir tablo var. Yaşanan can kayıplarını, şu anne kadar yaşanmış travmaları anlayabilmek Fazla güç, öbür ülkelerde de misal süreçler yaşandı. Şunun hepimiz farkındayız: Yaşanan afet ne kadar dehşetli olursa olsun beşerler, olayın şokuna Karşın bir ortaya gelip dayanışma göstermeyi başarabiliyor. diğer ülkelerde de bunun örneklerini görüyoruz. Bu dayanışma güzelleşme süreci için ümit verici. Birebir dayanışmanın bütün bu süreçte devam etmesi Fazla kıymetli.
*Bölgede kısa ve uzun vadede neler yapılmasına muhtaçlık var?
Şunu unutmamalıyız: Kısa vadede atacağımız adımlar, uzun vadede yapılması gerekenlerin şuuruyla atılmalı. Elbette bölgedeki insanların birinci olarak barınma ve Besin üzere Temel hizmetlere gereksinimi var. Bu acil öncelikler Olağan ki karşılanacak. fakat bunlar olurken bir yandan da beşerler için daha inançlı ve çevreci ortamlar oluşturmak üzere Temel taşlar yavaş yavaş döşenmeli.
“En zoru ümit vermek”
*Deneyimleriniz ışığında bu sürecin en güç kısmını nasıl tanımlarsınız?
Aslında en güç kısmı insanlara ümit vermek ve yalnız olmadıklarına dair teminat sağlamak. birlikte çalışıldığında onlara daha inançlı ve çevreci ortamlar sunulabileceğini göstermek. Bunlar hakikaten şu Lahza Fazla güç zira beşerler Aka bir belirsizlik içinde lakin artık içinde bulunduğumuz gerçekliğin bu olduğunu kavrayıp bu doğrultuda adımlar atmamız gerekiyor. Bugün atacağımız adımlar aslında geleceğe göndereceğimiz iletiler olacak.
İstanbul’a uyarlanabilir mi?
Breda, “Şehrin dinamiklerini değiştirip tabiatın devreye girmesini sağlayarak afetlerin getireceği riskleri azaltmak mümkün. mesela yağış ölçüsü ve yoğunluğu artıyor, bu nedenle kentsel bölgelerde su baskınları ve seller Fazla Çok görülmeye başladı. Birtakım kentler Önlem olarak kentteki beton yoğunluğunu azaltıp suyu tutabilecek yeşil alanlar oluşturuyor. Bu hem su idaresine fayda sağlıyor hem kentteki yeşil Meydan ölçüsü arttığı için o kentte yaşayan insanların fizikî ve ruhsal gelişimine katkı sağlıyor hem de kuşları ve öbür canlıları çeken alanlar oluşmuş oluyor” diyor.
Yeşil güzelleşmenin yol haritası:
*Afet sonrası tesir değerlendirmelerinde, hem afetin hem de yine inşa sürecinin Etraf üzerindeki tesirleri hesaba katılmalı.
*Afet sonrası düzgünleşme planlarına ekosistemlerin onarılması süreçleri de eklenmeli.
*Yeniden inşa sürecinde Mümkün olduğu ölçüde, çevresel ve toplumsal açıdan Mesul bir halde tedarik edilen Bina materyalleri kullanılmalı.
*Afet sonrası oluşan enkazın Müsait formda tekrar kullanılması ve Geri dönüştürülmesiyle, Ömür alanlarının, içme suyunun ve öbür doğal kaynakların ziyan görmesi engellenmeli.
*Yeniden inşa, çok hava şartlarına daha düzgün Ahenk sağlayabilecek yapıların (şehirler, yollar, su ve drenaj sistemleri gibi) ve doğal kaynaklara dayalı geçim kaynaklarının tasarlanması ve geliştirilmesi tarafıyla değerlendirilmeli.
*Kentleşme sürecinde yeşil çatılar, parklar ve kent ormanları suyu koruyabilir, yürünebilir ve bisiklete binilebilir kentler emisyonları ve güç tüketimini azaltır.”
patronlardunyasi.com
Yorum Yok