Millet İttifakı üyesi DÜZGÜN Parti’nin başkanı Akşener, Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın sorularına yanıt vererek gündemi kıymetlendiriyor.
Akşener’in açıklamalından satırbaşları şu formda:
(Niye asık yüzlüydünüz?) “Samimi söylüyorum, o paltolu olarak, üzerimde palto varken Temel Bey’in yaptığı konuşma ve Kemal Bey’in esnasıda yaptığı konuşmaya baktığınızda garip bir Fer gelmiş. Münasebetiyle sonra paltomu çıkarmışım, hepimiz dizilmişim, orada bir Sıkıntı yok ışıkta. Ben aslında rastgele bir mutsuz vesaire durum yok. İmza koymuşum ben. O denli şey olur mu?
Bu dünyada eşim dahil, oğlum hariç, hiç kimse zorla bir şey yaptıramaz. Bir gece evvel hiç uyumadım. Müzakere sebebiyle, beşerler geldi gitti konutuma. İki belediye liderimiz Mansur Beyefendi ve Ekrem Beyefendi geldi gitti. 02.15 üzere bizim konutta oldular.
İstanbul’dan çıkmış gelmiş Ekrem Beyefendi. Sıfır uyku uyudum. Uykusuzlukta biraz hareketleriniz ağırlaşıyor. O masada bir müzakere oldu, uzlaşı ve mutabakat sağlandı. İki metnin altına 6 genel reis imza attık. Bununla ilgili mutsuzluk Laf konusu değil. Hakikat bulmadığınız bir kararın altına niçin imza atasınız. Gerçekten arkadaşlar baksınlar, paltolu olanda yüzüme gelen Fer şöyle. Bir de zelzele oldu, kahkaha atmaya çekiniyoruz.”
Müzakereye kapalı bir ortam olmuştu. Siz bir Teklif ortaya koyuyorsunuz, öbür 5 şahıs Biricik bir bahiste karar almış ve Geri gitmiyor. Siz de bunun tartışmasını arz ediyorsunuz. Hasebiyle, bana herkes masadan kalktı diyor fakat, masa kalktı, masada oturmaya devam ettim.
Müzakere alanı tıkandığı Vakit ben bir tarihçiyim, Lozan görüşmelerini babamın amcasının anlatımlarından bilirim. Elbette sertleşmeler, zıtlaşmalar, Vakit vakit şu harekete varan tavırlar olur. Her şey güllük gülistanlık olmaz. Lozan’daki müzakereye baktığınızda herkes ortak nokta bulmak üzere. Biz orada 6 kişi, her birimizin birey olarak hayata bakışı, hayata baktığımız yerde sorunlara tahlil anlayışı, tahlil anlayışımız, duruşumuz birbirinden farklı.
O masanın en Aka değeri Türkiye’nin Aka bir siyasi ve toplumsal alanını temsil etmesi. Orada oturuyorsunuz, öncelikle farklılıklarına hürmet duymayı öğreniyorsunuz. Babamın ailesi, merhum Atatürk, merhum İnönü’nün dostu arkadaşı. Hiç solcu bir aile olmadık. Üzgünüm bizi dinleyenlerden. fakat Atatürkçü, CHP’nin kurucu, Cumhuriyet kurucu iradesinin tahminen kenarında hissesi olan bir ailenin çocuğuyum.
Ama annemin öz dayısı Menderes’in İstanbul Vilayet lideri. Bir tarafım da orası. Ben espri yapardım aileme, bu ülkede annemin oy kullanmasında halalarım yanında dururdu, kime oy verecek diye. Babasının tarafı Demokrat Partili, öbür taraf İsmet Paşacı. Bu alanın bir biriyle olan çatışmasını o masada en yeterli bilen benim.
Bir taraftan İsmet Paşa, bir taraftan da merhum Menderes. Birbirine bunları masanın altından söyleyen geçmişimizden bahsediyorum. Bu ülkede ucube sistemden kurtulmanın yollarını aramak üzere oturup birbiri anlamaya çalışması Fazla değerli. Farklılıklarımıza hürmet duymayı öğrendik. Vazgeçebildiğimiz sabitelerimizi konuştuk, müştereklerimizde birleştik. Her bir siyasetçinin sabitesi vardır. Süratli değişen dünyanın yeni değer setleri var.
Evet açıklamalarım sertti ve Misli olmalıydı. O metni kendim yazdım. Aslında metnin net olmasını istedim.
Sonuç itibariyle elbette birçok hususta ortaklaşabilmek için pek Fazla münakaşa, müzakere ve ondan sonra bir noktaya geliş oluyor.
Ersan Bey’i Fazla severim, huzurunuzda aracılığınızda teşekkür ederim. Kendisini konutumda ağırlamak isterim. En Çok taş atıldığı Vakit kendimi şeytan taşlamasında hissettim. Ben hacca gitmiş beşerim. O gün Ersan hoca, sizin kanalınızda bizimle ilgili Fazla kolay değildi o kelamları söyleyebilmek. Benim için Fazla kolay değildi o kelamları söylemek. Ben kendisinin fikirlerini almak istedim, konuşacaktım kendisiyle, daha müzakere sona ermediği için. ‘Hocam bu …
Çok insan tarafından saygınlığı olan hocamız. Konutumda yemekte ağırlayıp fikirlerinden faydalanacağım.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 1,5 evvel vazgeçmemiş olsaydım. 5 erkeğin ortasında Biricik bayanım ben. Tahminen bana gelirdi top. Bugünkü sistemi oluşturabilmek için uğraşım oldu. Şu anda sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı. Elbette başkanlarla bir meselemiz yok, başından beri destekleyeceğiz çıkan adayı. Popülaritesi yüksek milletin haydi hadi dediği 2 büyükşehir belediye liderini da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bunu değerli biliyorum. millet İttifakı’nın adayı sayın Kılıçdaroğlu onlarla Birlikte koşacak. Koşu partneri üçü birden. En önde sayın Kılıçdaroğlu’nu elbette seçtirmek üzere.”
Bugün itibariyle Fazla net söylüyorum: 13. Cumhurbaşkanı, Sayın Kılıçdaroğlu olacak. Koşu partneri, üçü apansızın en önde Kılıçdaroğlu seçtirmek için.
Sonra dedim ki, ne olur ne olmaz size bir arkadaşımı göndereyim, onların otomobiliyle gelin, en azından görünmeyin ne olur ne olmaz. Benim maksadım bu ülkenin feraha çıkması. Geldiler, kimi seçenekler ileri sürdüler. Müsaade almadığım için söyleyemem. Kazanmaya odaklandığım için, bu iki arkadaşımızın popülaritesi benden fazla, doğrusunu konuşalım. Münasebetiyle bu arkadaşlarımızın kesinlikle o süreçte faal olmaları gerekiyor. Belediye lideri misyonu üzerinden yardım Öbür bir şey, fakat bu işin içinde bu kampanyada ve sonrasında, kazanma halinden sonra taşın altına ellerini, gövdelerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. Orada uzlaştık. önce üçümüz uzlaştık.
Bu konuşurken ortaya çıkan bir şeydi. Lakin bu kadar anlatabilirim. Münasebetiyle onlar gittiler Kemal Bey’e. Yanlış anlaşılmasın, onlar Kemal Bey’in bilgisi dahilinde geldiler. Sonra saat 21.30’da Kemal Beyefendi beni aradı. İki arkadaşımız sizi ziyaret edecekler, bilginiz olsun, dediler. Ben de dedim ki, dün iki belediye liderimiz, sizin bilginiz dahilinde geldiler, konuşma yaptık. Kimi şeyleri yazıya döküyorum, muhakkak müddet geçince beşerler unutabiliyor. yazma haline döktüm ve her iki arkadaşımıza gönderdim dedim.”
Yorum Yok